11 Temmuz 2007 Çarşamba

Şişman Şirket

01.02.2005

Yıllar önce okuduğunuz kitapları yeniden okumak kadar keyifli ne olabilir ki?

İşte tam böyle bir ruh hali içindeyken, beş yıl önce keyifle okuduğum, şimdi tekrar okurken daha da keyif aldığım bir kitabın bana hissettirdiklerini paylaşmak arzusundayım. Kitabın adı, Şişman Şirket...

Okuyacak bir şeyler bulmak için kütüphanemde dolaşırken, ruh halimden anlamış olacak ki, ben daha onu seçmeden, o beni seçti. Dost işte...

Rahmetli Mehmet Özcan Abimiz’in Türkçe’ye çevirdiği bu kitap, şirketlerdeki verimsizlik nedenlerini güzel bir anlatımla ve karikatürlerle anlatan önemli bir başvuru kaynağı. Mehmet Abimiz’i, Kar Yolu isimli kitabından da hatırlayanlar olacaktır.

Şişman Şirket isimli kitabın özelliği, yaklaşık bir saat içerisinde okunabilmesi ve ayrıca, bu bir saat içerisindeki edinimlerinizin verdiği heyecan ile ‘neden birbirini takip eden seriler şeklinde yayınlanmadığını’ sorgulatacak nitelikte olması..!
Elime alıp, sayfalarında seyahat etmeye başladığımda, unuttuğum pek çok şeyi hatırlamama yardımcı oldu. Diyordu ki mesela;

Şişmanlıkları şirket liderlerinde, yöneticilerinde, süreçlerinde ve şirketin her yerinde görebilirsiniz.

Görünen şişmanlıkları ortadan kaldırmak kolay, ya görünmeyenleri ne yapacaksınız?

Düşünüyorum da, şirket liderlerinin, yöneticilerinin şişmanlıkları her şeyden daha önemli. Ne de olsa bir işletmenin kültürü, liderinin evet ya da hayırlarına göre şekillenir. Şişmanlık dediğimiz de, bir kültürün parçasıdır. O halde, liderlerin düzenli olarak form tutmaları şart. Aksi halde, takipçilerinin alacağı kiloların altında ezilebilirler.

Fazla kilolarından rahatsız olmayan liderler, bazı dönemlerde form tutmak zorunda kalırlar. Mesela, kriz dönemlerinde. Satış rakamları düşmeye başladığında. Rakipleri onları zorladığında...

Gereksiz harcamaları kısar, aşırı bolluktan kaçınır, savurganca tutumlarından vazgeçerler.

Peki ya işler iyi gidiyorsa? Şişmanlıklarını görmek, öyle kolay olmayacaktır.

Aşağıdaki örnekler, ne kadar formda olduğunuzu anlamak için birkaç ipucu niteliği taşıyor.

Bilgisayarların yazıcılarından gereksiz yere alınan renkli çıktılar.

Yürüme mesafesindeki yollar için bile şirket arabasının kullanılması.

Mesai uygulamanız varsa, gereksiz yere yapılan fazladan mesailer.

Ortalıklarda dolaşan ama hala tam olarak ne iş yaptığını bilemediğiniz çalışanlar.

Son yazdıklarım nispeten kolay görülebilen şişmanlıklar. Ya görünmeyen şişmanlıklarınız ne olacak?
Niteliği yüksek çalışanlarınızın özelliklerinin çoğundan yeterince yararlanamamanız.
Niteliği düşük çalışanlar ile varmaya çalıştığınız hedeflerdeki aksamalar.
Süreçlerdeki plansızlıkların neden olduğu zaman ve maliyet kayıpları.
İç sürtüşme ve kavgalara harcanan enerjinin verimi etkilemesi.
Değişime karşı çalışanların gösterdikleri direncin, kurumunuzun gelişimine verdiği hasarlar.
Hızlı hareket edilememesi nedeniyle, kaçırılan fırsatlar.
Tüm bunları değerlendirdiğinizde, bugün nerede olduğunuz ile nerede olabileceğiniz arasındaki farkı kolaylıkla görebiliyor olacaksınız. O halde kaybedecek zaman yok, yarın nerede olacağınızı, bugün atacağınız adımlar belirleyecektir.
Fazla kilolarınızı atmak için, şirketinizi yeniden gözden geçirme yürüyüşlerine başlamanızda yarar var.
Forma girmek isteyen tüm dostlara kolaylıklar diliyorum.

Kusura Bakmayın, Türkiye’yi Tanıtmanıza İzin Veremeyiz!
Şişmanlık başa dert. Hareket kabiliyetiniz daralıyor doğal olarak. Böyle bir şişmanlık hikayesi paylaşmak istiyorum şimdi de...Konu, çok taze.

Bildiğiniz üzere, Ekonomi Yayınları 19-23 Şubat tarihleri arasında Düsseldorf’ta gerçekleştirilecek Euroshop Fuarı’na katılıyor. Hem de İngilizce yayınlanan Euroshop Market Özel Sayısı ile 14. Hall, E40’ta.

Dünyanın en büyük perakende fuarında dağıtmak üzere hazırladıkları derginin kapağında kullanılabilecek bir resim için arayışa giriyorlar. Bu noktada, Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunmak adına, ünlü manken Azra Akın’ın da oynadığı Türkiye Tanıtım Filmi’nde bulunan karelerden bir tanesini kullanmak için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvuruda bulunuyorlar. Ancak, aldıkları yanıt, tüm ekibi şok ediyor.

Biz, bu karelerin kullanımı için size müsaade edemeyiz...
Duyunca inanamadım. Sormadan da edemedim..! Nasıl? Neden?

Bu filmin hazırlanma amacı, güzel ülkemizin dünyaya tanıtılması değil mi?
Euroshop gibi bir fırsat kaçırılır mı?

Dünyanın her yerinden yaklaşık 200.000 kişinin katılacağı bir fuarda, hem de ücretsiz dağıtılacak bir dergi, tanıtıma güzel bir katkıda bulunmuş olmayacak mı?

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görevlerinden biri, ülkemizin tanıtımını sağlamak değil mi?

Eğer, böyle bir görevi üstlenmişlerse, ‘kusura bakmayın, Türkiye’yi tanıtmanıza izin veremeyiz’ yaklaşımı, üstlenilen görev ile çelişkili değil mi?

Bu sorularımın muhatapları birgün mutlaka benimle irtibata geçeceklerdir..! Ama ne zaman? Belki, fazla kilolarından kurtuldukları zaman. Kim bilir...

Molalarınız aktif olsun.

Seja o primeiro a comentar

    (freeright)  serbest hak, motivasyon.org    (Ergün Güler, 2002-2008)

Başa dön